Ceza Hukukunda Yakalama ve Gözaltı

Ceza Hukukunda Tutuklama
Şubat 16, 2022
Ceza Hukukunda El Koyma
Şubat 17, 2022
Tümünü Oku

Ceza Hukukunda Yakalama ve Gözaltı

Yakalama, kişi özgürlüğünün geçici olarak ortadan kaldırması bakımından bir koruma tedbiridir. Bu tedbirin amacı, ceza muhakemesinin yapılabilmesini ve kararların infaz edilebilmesini sağlamaktır. Bu yolla delillerin karartılması da engellenmiş olur.

Madde 99 – (1) Gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethanelerin maddî koşulları, bu kişinin hangi görevlinin sorumluluğuna bırakılacağı, sağlık kontrolünün nasıl yapılacağı, gözaltı işlemlerine ilişkin kayıt ve defterlerin nasıl tutulacağı, gözaltına alınmanın başlangıcında ve bu tedbire son verildiğinde hangi tutanakların tutulacağı ve gözaltına alınan kişiye hangi belgelerin verileceği ile kolluk tarafından gerçekleştirilen yakalama işlemlerinin yürütülmesinde uyulacak kurallar, yönetmelikte gösterilir.

Burada bahsedilen yönetmelik hangi yönetmeliktir? Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği

Yakalama adli ve idari yakalama

İdari yakalamanın PVSK 13’te sayılan tedbirler olduğu ve idari yakalamadan sonra tutuklamadan değil muhafaza altına almadan bahsedilir ve buna ilişkin hükümler PVSK’te 13’te düzenlenir.

Yakalama, durdurmadan da farklıdır. Geçici durdurma yakalama sayılmaz çünkü kural olarak fiilen denetim altına alma söz konusu değildir. Bununla ilgili hüküm PVSK 4/A’ da yer almaktadır.

Yönetmelik — Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği

Tanımlar

Madde 4

Yakalama: Kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınması gereken veya suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınmasını, ifade eder.

 

  • Suç işlediğinden şüphe edilen bir kişinin ele geçirilmesi ve gerekiyorsa

tutuklanması böylece ceza muhakemesinin sağlıklı şekilde yürütülmesini sağlamak  amacı ile

  • Henüz bir tutuklama kararı verilmeden
  • Kişinin özgürlüğünden mahrum bırakılmasıdır.
  • Bir koruma tedbiri olan Yakalama da ancak zorunlu hallerde başvurulabilen ve geçici koruma tedbiridir.

Yakalama sonucunda kişi;

  • Savcı tarafından serbest bırakılacak veya
  • Gözaltı kararı alınacak veya
  • Tutuklama kararı alınacak

Üç durumda da yakalama tedbiri sona erecektir.

AY 19/2: Suçüstü, halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mümkündür.

CMK yakalama şartlarını, yakalayanın herhangi bir kişi olmasına veya kolluk görevlisi olmasına göre farklı düzenlemiştir.

Herkes tarafından yapılabilen yakalama

Herkes tarafından yapılabilen yakalama 90/1’ de düzenlenmiştir.

Suçüstü halinde, suçüstü nedeni ile izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması (burada izlenen kişiden bahsedildiği için kesinti olmayıp izlemenin devam etmesi gerekir ) veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması (bu şart suçüstü tanımına tam olarak girmediği için ayrıca sayılmış)  halinde orantılı olma koşulu ile yapılabilir.

Herkesin yakalama yapabileceği şartlar oluşmuşsa kolluk görevlileri de yakalama yapabilir. Bunun yanında herkesin yakalama yapabilmesi için gereken şartlar oluşmadan da kolluk görevlilerin yakalama yapabilmesini sağlayan şartlar da vardır.

Kolluk görevlilerinin yapacağı yakalama 90/2 ‘ de düzenlenmiştir. (aşağıda anlatılacak)

Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler Madde 90 –

(1) Aşağıda belirtilen hâllerde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir:

a) Kişiye suçu işlerken rastlanması.

b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması.

(2) Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.

(3) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.

(4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/7 md.) Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir.

(5) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/7 md.) Birinci fıkraya göre yakalanıp kolluğa teslim edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.

(6) Yakalama emrine konu işlemin yerine getirilmesi nedeniyle yakalama emrinin çıkarılma amacının ortadan kalkması durumunda mahkeme, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından yakalama emrinin derhâl iadesi istenir.

90/1 uyarınca herkes tarafından yakalama yapılabilmesi için;

  • Suçüstü hali söz konusu olacak veya
  • Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçma olasılığı bulanacak
  • Ancak burada suçüstü anı ile izleme anı arasında kesinti bulunmayacak veya
  • Hemen kimliğini belirleme olanağı bulunmayacak ( tam olarak suçüstü kavramını karşılamadığı için ek olarak getirilmiş.)
Suçüstü CMK 2 de tanımlanır:

j) Suçüstü:

1. İşlenmekte olan suçu,

2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu,

3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği

suçu, ifade eder.

Suçüstü için bir suç olmalı, suç teşebbüs aşamasında olabilir ancak hazırlık işlemlerine başlanmış ise yakalama yapılamaz. Herkes tarafından yapılan yakalama bir hakkın icrasının hukuka uygunluk nedeninin bir görünümüdür. Her hukuka uygunluk nedeninde olduğu gibi burada da sınırın aşılmaması ve müdahalenin mutlaka orantılı olması gerekir. Bu anlamda yapılan yakalama, arama ve el koyma boyutuna kesinlikle ulaşamaz ancak kişinin elinde tehlikeli nesneler var ise bunlar kişiden uzaklaştırılarak muhafaza altına alınabilir.  Herkes tarafından yapılan yakalamada silah kullanılamaz, gerekiyorsa orantılı olmak şartıyla kişinin kollarının bağlanması veya bir yaslanması, bir yere kapatılıp derhal kolluk görevlilerine haber verilmesi mümkün olabilir.

90/5 uyarınca da 90/1’in uygulanabilmesi için kişinin derhal yakalanıp kolluğa teslim edilmesi gerekiyor, teslimin ardından kolluk da hemen Cumhuriyet Savcısına haber verecek ve onun emirleri doğrultusunda işlem yapılacaktır.

Kolluk Mensuplarının Yakalaması

Kolluk mensuplarının yakalamasından bahsedecek olursak; bunlar da herkes gibi yakalama yapabilirler bunun yanında 90.maddenin ikinci fıkrası gereğince yakalama yapabilmesi için birtakım şartlar vardır. Kolluk görevlileri için ayrı bir düzenleme yapılmasının sebebi kolluk görevlilerinin herkesten farklı olarak suçüstü dışında da yakalama yapabiliyor olmasıdır. Suçüstü hali dışında, kolluk görevlileri tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısına veya amirine derhal başvurma olanağı bulunmadığı hallerde yakalama yetkisine sahiptirler.

Şimdi birinci fıkrada a ve b bentleri bakımından ve b bendinin veya ile devam eden kısmı bakımından veya söz konusudur yani herkesin yakalama yetkisine sahip olabilmesi için;

  • Kişiye suç işlenirken rastlanılmalı ya da
  • Kişinin suçtan kaçma tehlikesi olmalı ya da
  • Kişinin kimliğinin belirlenememesi tehlikesi bulunmaldır.

İkinci fıkraya göre  kolluk görevlileri tarafından yakalama yapılabilmesi için ise;

  • Tutuklama kararı ya da yakalama emri düzenlenmesini gerektiren bir sebep olmalı ve
  • Gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olmalı ve
  • Cumhuriyet savcısı ya da amirlerine başvurma olanağı bulunmamalıdır.

Şimdi tutuklama kararı veya yakalama kararını gerektiren durumdan kast edilenin ne olduğunu anlamak için tutuklamayı düzenleyen madde 100 ve devamına bakmamız gerekir. Burada düzenlenen şartların bulunması lazım, yakalama için ise 98/2’de öngörülen savcı ya da kolluk amiri tarafından verilebilen yakalama emrine ilişkin şartların bulunması gerekmektedir.

Neden sadece savcı ve kolluk amirine dair şartlardan bahsediyoruz da 98’in tamamını kapsamıyor diye soracak olursak; 98/2’de Cumhuriyet savcısı ve kolluk kuvvetlerinin de yakalama emri düzenlemesinden bahsediliyor. Ve burada bu yakalamayı kolluk görevlileri 90/2’ye göre yakalamayı cumhuriyet savcısı ya da kolluk  amirine derhal ulaşamıyorsa ve gecikmesinde sakınca varsa yapabildiğine göre normal  şartlarda cumhuriyet savcısı ve kolluk amiri tarafından düzenlenen yakalama emrinin koşullarının oluşması durumunda ancak yakalama yapabilirler anlamına gelmektedir.

Yakalama emri ve nedenleri Madde 98 –

(2) Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.

O zaman 90/2’ye göre kolluk mensuplarının yakalaması dediğimizde ya bir tutuklama kararı verilmesini gerektiren sebep olacak ya da 98/2 ‘ye göre cumhuriyet savcısı ya da kolluk amirinin yakalama emri verebilecekleri hallerden biri söz konusu olacaktır. çünkü buradaki şartlardan bir tanesi savcı ya da kolluk amirine ulaşamamaktır ulaşılamadığı için onlara verilmiş yetkinin gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk görevlisi de yakalama yapabilecektir.

Gecikmesinde sakınca bulunan hal nedir diye soracak olacak “Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği gecikmesinde sakınca bulunan hali tanımlamıştır.

Tanımlar Madde 4 – Gecikmesinde sakınca bulunan hâl: Derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun iz, eser, emare ve delillerinin kaybolması veya şüphelinin kaçması veya kimliğinin saptanamaması ihtimalinin ortaya çıkması hâlini,  (…) ifade eder.

 

Şimdi bu üç şart bir aradaysa kolluk görevlileri de suçüstü hali dışında yakalama yapabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki, bir kişi sırf ifade vermek için yakalanamaz. Eğer bir kişinin ifadesi alınmak isteniyorsa çağrılır gelmezse zorla getirilir ancak bundan sonra kişiye ulaşılamadığı noktada bir yakalama emri çıkarılır. Burada yakalamadan değil yakalama emrinden bahsediyoruz yoksa Cumhuriyet savcısının bu noktada sırf ifade almak amacıyla git şu kişiyi yakala demesi şeklinde talimatı olamaz. Kural çağrı kağıdıyla çağrılır ve gelmezse de zorla getirilir. Kural olarak bu şekilde uygulanması gerekir. .

Kolluk amiri de herkes gibi yakalama yapabileceği gibi 90/2 uyarınca da yakalama yapabilir. Gecikmesinde sakınca bulunuyorsa, tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren bir durum varsa kolluk görevlileri gibi kolluk amirinin de yakalama yapabilecektir. Ancak Cumhuriyet savcısı kolluk gibi yakalama yapamaz. CMUK’ da buna izin veren bir düzenleme söz konusuyken 5271 sayılı CMK’ ya alınmamıştır.

Şikayete bağlı suçlara istinaden 90/3 farklı bir hüküm getirmiştir.

Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler Madde 90 –

(3) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.

Bu fıkradan yola çıkarak, şunu söylememiz gerekiyor; Suç şikayete bağlı ise şikayet şartı gerçekleşmeden yakalama yapılması mümkün değildir. Bunun istisnası ise 90/3’te sayılan kişilere karşı işlenen suçların faillerine karşı yakalama yapılabilir. Burada 96. maddeye de bakmak gerekmektedir.

Yakalamanın ilgililere bildirilmesi Madde 96 –

(1) Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olan suç hakkında 90 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına göre şikâyetten önce şüpheli yakalanmış olursa şikâyete yetkili olan kimseye ve bunlar birden fazla ise hiç olmazsa birine yakalama bildirilir

Neden bu yakalama bildirilir? Şikayet şartının gerçekleşmesi, şikayet şartının yerine getirilmemesine ilişkin sorun oluşmaması ve böylece soruşturma aşamasına devam edilebilmesi için yakalama bildirilir.

Öğretide de herkes tarafından yakalamada da şikayet şartına bakılması gerektiği söylenir. Ancak o anda fiilin nitelendirilmesi ve fiilin şikayete tabi olup olmadığının kolaylıkla herkes tarafından değerlendirilmesi mümkün olmayacağı için  bir hata söz konusu olacak olursa hataya ilişkin kurallar uygulanacak deniyor. Ancak bu noktada bir hata varsa aslında herkes tarafından yapılan yakalamada şikayete tabi suçlarda yakalama kararına genişçe bir istisna getirilmiş olur. Bu durumda hiç kuşkusuz esaslı bir hata olarak nitelendirilmesi mümkün olabilecektir.

Bu iki tür yapılan yakalamanın sonuçlarından bahsedecek olursak 90/4 ve 5’e bakmamız gerekmektedir.

Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler Madde 90 –

(4) Kolluk, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanunî haklarını derhal bildirir

Yakalama ve yakalanan kişi hakkında yapılacak işlemler Madde 90 –

(5) Birinci fıkraya göre yakalanıp kolluğa teslim edilen veya ikinci fıkra uyarınca görevlilerce yakalanan kişi ve olay hakkında Cumhuriyet savcısına hemen bilgi verilerek, emri doğrultusunda işlem yapılır.

97.maddede ise yakalama tutanağı düzenlenmiştir.

Yakalama tutanağı Madde 97 –

(1) Yakalama işlemi bir tutanağa bağlanır. Bu tutanağa yakalananın, hangi suç nedeniyle, hangi koşullarda, hangi yer ve zamanda yakalandığı, yakalamayı kimlerin yaptığı, hangi kolluk mensubunca tespit edildiği, haklarının tam olarak anlatıldığı açıkça yazılır.

Doktrinde hangi kolluk mensubunca tespit edildiğinin ve neyin tespit edildiğinin belirsiz olduğu söylenmiş. Ancak bu doğru değildir maddede söylenen; yakalama tutanağın  hangi kolluk mensubu tarafından düzenlediğininin belirtilmesidir. Yakalama tutanağı düzenlenir ve bu tutanakla birlikte YGAİAY madde 6’ya göre yakalama ve gözaltına alma ve şüpheli ve sanık hakları formu da düzenlenerek imzalı bir şekilde kişiye verilir. Uygulamada kişiye haklarının hatırlatılması formun kişiye okutulması ve altının imzalatılması ile sınırlı kalsa da kişiye bütün haklarının, yakalama sebebinin, hakkındaki iddiaların ne olduğunun susma hakkının olduğunun müdafi yardımından yararlanma hakkının olduğunun, işlemlere itiraz edebileceği ve diğer bütün haklarının kendisine hatırlatılması gerekir. Yönetmelikte de söz konusu gereklilik açıkça düzenlenmiş. Bu hatırlatma  yapılmadan yapılan işlemler bakımından hukuka aykırı elde edilmiş delil olması gündeme gelebilecektir. Aynı zamanda tabi ki bu hakların hatırlamaması temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ve dolayısıyla ihlaline yol açacaktır.

  1. maddeye bakarsak;
Yakalanan veya tutuklanan kişilerin nakli Madde 93 –

(1) Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir.

Kural olarak çocuklara kelepçe takılmaz ancak yönetmelikteki düzenleme uyarınca  zorunlu haller var ise gerekli tedbirler alınır, gerekli tedbirlerin alınması ifadesi kelepçe takılabileceği yönünde yorumlanmaya açık olduğu için eleştirilir. Kelepçe takılmasının yasak olduğu esas olduğuna göre gerekli tedbirlerin alınmasını birden çok görevlinin çocuğun koluna girerek kaçmasını önlemek şeklinde anlamak gerekmektedir.

  1. maddeye bakalım:
Yakalanan veya gözaltına alınanın durumunun yakınlarına bildirilmesi Madde 95 –

(1) Şüpheli veya sanık yakalandığında, gözaltına alındığında veya gözaltı süresi uzatıldığında, Cumhuriyet savcısının emriyle bir yakınına veya belirlediği bir kişiye gecikmeksizin haber verilir.

(2) Yakalanan veya gözaltına alınan yabancı ise, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, durumu, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.

Bildirimin yapılması oldukça önemlidir, kişinin dışarıdaki bir yakınına bilgi vermesi yakınlarının kişinin hayatından endişe etmesi ihtimalini önlemektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus bildirimin her aşamada ayrı ayrı yapılmasıdır: Yakalandığında, gözaltına alındığında, gözaltı süresi uzatıldığında yakınlara ayrı ayrı bildirilmelidir. Kolluk artık bu noktadan sonra, savcının ya da mahkemenin – burada mahkeme diyorum çünkü burada yakalama emri düzenlenmesi halini de kapsayacak şekilde anlaşılmalıdır – emri olmaksızın yakalanan kişiyi bırakamaz.

CMK nın yürürlüğe girmeyen halinde yakalanan kişinin derhal evrakıyla beraber Cumhuriyet savcısına götürülmesi düzenleniyordu. Bu düzenleme artık mevcut değil değil, mevcut düzenleme yakalanan kişinin derhal Cumhuriyet savcısına haber verileceği şeklindedir. Haber verilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işlem yapılacaktır.

Yakalama süresi bu maddede gösterilmemiş ancak yakalama süresi, gözaltı süresine dahildir, gözaltı süresinin başlangıcı yakalamadan başlar. Bundan dolayı gözaltı süresi, yakalama süresinden işlemiş olacak ve kural olarak azami 24 saatlik bir süre olacaktır.

Yakalama ve Gözaltı

 Koruma tedbirlerinden olan yakalama dendiğinde aklımıza iki durum gelir biri Kanunun 90.maddesinde düzenlenen yakalama emri olmaksızın herkes tarafından yapılan yakalama, diğeri yakalama emri üzerinde yapılan yakalama

Kanunda yakalama ve gözaltı iki ayrı koruma tedbiri olarak düzenlenmiş olmasına rağmen bu iki tedbir, bir madalyonun iki yüzü gibidir. Yakalanan kişinin serbest bırakılmaması durumunda özgürlüğünden mahrum bırakılmasına imkan veren koruma tedbiri gözaltıdır dolayısıyla kişi gözaltına alındığında gözaltı süresinin sonuna kadar hürriyeti sınırlandırılabilir. 90.maddede yakalamanın koşulları, 91.maddede de gözaltı düzenlenir.

Gözaltında azami süre öngörülmüş çünkü tutuklamadan farklı olarak bir hakim kararı olmaksızın henüz kişiye bir isnat edilmeksizin Cumhuriyet savcısının kararı ile kişinin hürriyetinden yoksun bırakılması söz konusudur. Bu yüzden gözaltının azami süreye tabi tutulması ve bu sürede birtakım haklarından yararlandırılması önemlidir. Nezarethanede gözaltında tutularak kişiyi rahatsız eden durumun bir an önce sonuçlandırılması gerekir.

Gözaltı Madde 91

Gözaltı Madde 91 –

(1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir.

Yakalanan kişinin işlediği düşünülen fiil, herhangi bir suça vücut vermiyorsa, muhakeme şartı gerçekleşmemiş ise gözaltına dahi alınmadan serbest bırakılması söz konusu olabilecektir. Kişi serbest bırakılmaz ise soruşturmanın tamamlanması için kişinin gözaltına alınmasının karar verilebilecektir.

Maalesef uygulamada yakalama ve gözaltına ilişkin kurallar doğru anlaşılamamaktadır. Gözaltı tedbiri 90.maddede yakalamanın şartları var ise uygulanabilecektir. 90.maddedeki koşullar yok ise kişinin gözaltına alınması mümkündğr değildir. 90.maddeye göre;

Suçüstü hali olmalı veya kişiye kaçarken rastlanılmalı, işlenilen suçun tutuklamayı gerektirecek bir ağırlığı olmalı ve işlemin gecikmesinde sakınca bulunmalıdır

Gözaltının Amacı:

Suçun henüz işlenmiş olması veya faili bilinmeyen işlenmiş suça ilişkin karşıya çıkan kişinin suçu işleyen olabileceğinin düşünülmesi ani bir durum olarak kabul edilir. Böyle bir durumda soruşturmayı yürütmekle görevli Cumhuriyet savcısına soruşturma işlemlerini tamamlayabilmesi için ihtiyaç duyduğu süreyi sağlamaktır. Yakalanan kişinin hürriyeti gözaltı dışında herhangi bir yöntem ile kısıtlanamaz. Örneğin kasten insan öldürme düşüncesi ile yakalanan kişi hakkında henüz yeterli delil toplanmadığı için Cumhuriyet savcısı yakalanan kişiye ne soracağını bilemez, kişiyi gözaltına alarak hem soruşturma işlemlerinden tamamlanması sağlanır hem de kişinin ifadesi alınır.

Suçüstü hali veya aniden ortaya çıkan bir durum da yoksa devam eden soruşturma kapsamında şüphelinin ifadesine başvurmak gerektiğinde Cumhuriyet savcısının yapmaya yetkili olduğu şey: kişiyi davet etmek, davet üzerine gelmezse zorla getirmek veya tutuklanması gerektiren bir durum söz konusu ise ve davetten haberi olduğunda kişinin kaçacağı düşünülüyor ise kaçmasına fırsat vermemek için zorla getirmek;  nerede olduğu bilinmediği için zorla getirme imkanı yok ise 98.maddeye göre Sulh ceza hakimine yakalama emri düzenlemesini talep etmektir.

  • Davet etmenin, zorla getirmenin ve yakalama emri üzerine yakalatmanın ortak

noktası kişinin doğrudan doğruya kendisini çağıran Cumhuriyet savcısının önüne çıkarılmasıdır, bu üç durumda da 91.maddede düzenlenen gözaltı tedbirinin uygulanması söz konusu değildir. Ortada delilleri toplanmış, fakat henüz şüphelinin ifadesi alınmamış  devam etmekte olan bir soruşturma olduğu için gözaltı tedbirinin uygulanmasına ihtiyaç da yoktur.

Zorla getirilen kişi Cumhuriyet savcısınca ifadesi alınıp serbest bırakılana ya da Cumhuriyet savcısınca ifadesi alınıp hakim karşısında sorgusu yapılana özgürlüğü kısıtlanmıştır.

Uygulamada bu kurumlar oldukça yanlış uygulanır. Örneğin: kişinin konutu aranır, ardından şartları oluşmadığı halde gözaltı kararı verilir. Oysa kanuna göre yapılması gereken: kişinin konutunun aranırken oradan bulunmasına imkan vermek ve ardından zorla getirmektir.

Yapılması gereken: Arama + zorla getirme
Uygulamada olan: Arama + 90.maddeye göre şartları oluşmadığı halde 91.maddeye göre gözaltı kararı verilir. Bu durumda kişinin toplu işlerde dört güne kadar hürriyetinden mahrum bırakılması söz konusudur.

Hiçbir kamusal makamın kanundan almadığı yetkiyi kullanması söz konusu olmaz. Gözaltını düzenleyen maddenin doğru uygulanabilmesi 90.maddedeki şartların çok iyi anlaşılması gerekir.

Gözaltı Madde 91 –

(1) İkinci cümle:

Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmidört saati geçemez.(Ek cümle: 25/5/2005 – 5353/8 md.) Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.

Gözaltı süresi yakalama anından itibaren başlar. En yakın hakim veya mahkemeye götürülemsi için gerekli olan yol süresi hariç gözaltı süresi 24 saati geçemez.

Sulh ceza hakiminin önüne çıkarılana kadar bu süre devam eder. Sulh ceza hakiminin önüne ancak tutuklanması veya adli kontrol altına alınması talep edilirse çıkarılır, bu iki durum dışında şüphelinin soruşturma evresinde Sulh ceza hakimi tarafından sorgulanmasını gerektirecek hukuki neden yoktur. 24 saatlik süre içinde varsa soruşturma işlemlerinin tamamlanması ve aynı zamanda şüphelinin ifadesinin Cumhuriyet savcısı tarafından alınması gerekir. Kollukta ifadesi alınırken de gözaltı süresi işlemeye devam eder.  24 saatlik süre sona erdiğinde kişi ifadesinin alınması için bile gözaltında tutulamaz.

Azami yol süresi 12 saattir. Yol süresinin ne kadar olacağı bilinemeyeceğinden somut olaya göre belirlenmelidir, kanun yol süresinin uzatılması sonucunda 24 saatlik gözaltı süresinin de fiilen uzatılarak kötüye kullanımını engellemek amacıyla yol süresinin en fazla 12 saat olabileceğini düzenlemiştir. 12 saatten daha uzun yol süresinin belirlenmesi mümkün değildir. Gözaltı süresi yol süresi ile birlikte 36 saate çıkmaz 24 saat gözaltı süresi + 12 saati geçmeyecek şekilde yol süresi azami süredir.

(2) Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.

İkinci fıkra 2014 yılında 6526 sayılı kanun ile değişiklik sonucu bu hali aldı, daha önce bir suçu işlediğin, gösterecek emarelerin varlığına bağlıdır yazıyordu, bu açıdan 90.maddede düzenlenen yakalama koşulu ile 91.maddede düzenlenen gözaltına alma koşulu arasında bir farklılık vardı yani yakalanması, gözaltına alınmasından kanunen daha sıkı koşula bağlanmıştı, bu tutarsızlığın ortadan kaldırılması için kanunun yürürlüğe girmesinden yaklaşık 9 yıl sonra ikinci fıkrada değişiklik yapıldı.

İkinci fıkraya göre gözaltına almanın koşulu:

  • Soruşturma yönünden zorunlu olması ve
  • Kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığıdır

Ceza Muhakemesindeki tedbirlerin amacı kişiyi zor duruma düşürmek, kişiye gözdağı vermek değildir; bu tedbirler, ceza muhakemesinin amacına uygun olarak kullanılmalıdır.

 

(3) Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.
Tanımlar Madde 2 –

(1) Bu Kanunun uygulanmasında;

k) Toplu suç: Aralarında iştirak iradesi bulunmasa da üç veya daha fazla kişi tarafından işlenen suçu,, İfade eder.

Sadece suçun toplu olarak işlenmesi yetmez aynı delillerin toplanmasında güçlük olmalı veya şüpheli sayısının çokluğu söz konusu olamalıdr. Uzatma her seferinde bir günü geçmemek şartı ile en fazla üç gün için yapılabilir. Yol süresi hariç toplam azami dört günlük gözaltı süresi öngörülmüştür

(4) (Ek: 27/3/2015-6638/13 md.) Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir.

Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.

a) Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar.

b) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; 1. Kasten öldürme (madde 81, 82), taksirle öldürme (madde 85),2. Kasten yaralama (madde 86, 87), 3. Cinsel saldırı (madde 102), 4. Çocukların cinsel istismarı (madde 103), 5. Hırsızlık (madde 141, 142), 6. Yağma (madde 148, 149), 7. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), 8. Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma (madde 195), 9. Fuhuş (madde 227), 10. Kötü muamele (madde 232),

c) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda yer alan suçlar.

d) 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen suçlar.

e) 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununa dayanılarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme.

f) 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3 üncü maddesinde belirtilen suçlar.

2015 yılında 6638 sayılı yasa ile dördüncü fıkra eklenmiştir. Aradan geçen 6 yıla rağmen bu fıkranın ne amaçla kanuna konulduğunun anlaşılması mümkün olmamıştır, maddenin herhangi bir hukuki gerekçe ile izah edilmesi mümkün değildir. Suç üstü hali ile sınırlandığına göre ortada işlenmiş veya işlenmekte olan bir suç vardır. Hangi suçların olabileceği fıkrada sayılmıştır.

Cumhuriyet savcısının yetkisi suç sonrası başlar, savcıların kamu düzenini sağlamak, suçları önlemek amacı yoktur. Suçun işlenmesini önleme, toplumda düzeni koruma görevi idareye aittir, idari de bu görevi mülki idare amirleri ve idari kolluk vasıtasıyla yerine getirir. Suç önlenemeyip işlendiğinde Cumhuriyet savcısının soruşturma başlatma görevi başlar. Cumhuriyet savcısı, özellikle suçüstü hali söz konusu ise delilleri toplar, şüpheli veya şüphelilerle ilgili işlemleri başlatır. Kolluğa suçüstü halinde yakalayın diyebilir veya kolluk resen yakalayıp durumu Cumhuriyet savcısına bildirir. ,

Bu fıkra uyarınca mülki idare amirine bağlı kolluk yani <görevi, yetkisi, işlevi suçun işlenmesini önlemek olan> idari kolluk tarafından gözaltı kararı verilebilir. İdari gözaltı olmaz, gözaltı her zaman adlidir; gözaltı için adli amaç olmalıdır, idari gözaltı gibi bir durum söz konusu değildir. Kaldı ki fıkradaki koşullar sağlandığında adli amaç evleviyetle gerçekleşmiş olmaktadır, belli ağırlığın üzerinde bir suç işlenmektedir. Kişinin 24 saat hatta belirli hallerde 48 saat gözaltına alınabilmesine karar verilmesi ve bu süre boyunca Cumhuriyet savcısının şüpheliye ulaşılamaması, ifadesini almaması, yeni işlem başlatılmamasının izah edilebilecek hukuki yönü yoktur.

Gözaltı kararının bir nedeni vardır, o da 91/2 de düzenlenmiştir.  Söz konusu fıkradaki şartların oluşup oluşmadığını tespit edebilecek tek kişi soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcısıdır.

  • Gözaltına, gözaltına süresinin uzatılmasına karar vermek

Cumhuriyet savcısının görevidir, Cumhuriyet savcısı dışında başka bir merciin bu görevi yapması mümkün değildir, yapılmasının hukuken anlamı da olmaz. Kanuna göre Cumhuriyet savcısı olmaksızın kolluğun herhangi bir işlem yapması mümkün değildir yalnızca koşulları var ise yakalama işlemini gerçekleştirebilir. Kolluk, gözaltına alamayacağı gibi gözaltı süresince birtakım işlemleri de yapamaz.

Fıkraya göre kolluk gözaltı süresince işlem yaptıktan sonra yapılan işlemleri derhal ve herhalde en geç yukarıdaki yirmi dört ve kırk sekiz saatlik süre içinde Cumhuriyet savcısına bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir.  Bildirim üzerine Cumhuriyet savcısı kişiyi serbest bırakmaz ise kişi en geç 48 saat, toplu işlenen suçlarda dört gün içinde hakim karşısına çıkarılır. Kanun burada toplu işlenen suçlar dışında kalan suçlar için 24 saatlik süreyi 48 saate kadar uzatmıştır, dört günlük süre değişmemiştir ancak bu sürenin ilk 48 saati idari gözaltı olarak geçirilebilecektir.

(5) Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir.

90/4’e geri döndüğümüzde kişiye kanuni haklarının bildirilmesi gerekir denmiştir, peki bu haklar nedir? Yakınlarına haber verme hakkı olabilir bunun dışındaki haklar 91/5’te düzenlenir.

Kişinin can ve ırz  güvenliğini temin etmeyi amaçlayan temel bir haktır. Bu haktan yararlanmak için kişinin yakalanmış veya gözaltına alınmış olması yeterlidir. Yani yakalamanın veya gözaltının hukuka aykırılığı gerekçesiyle, gözaltı süresinin uzatılması işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile Sulh ceza hakimine başvurulması mümkündür. Amaç işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesini sağlayarak işlem hukuka aykırı ise son verilmesini istemek ve böylece yalanan- gözaltına alınan kişinin durumundan bir hakimin haberdar olmasını sağlamaktır. (Geçmişi Magna Carta’ya kadar dayanır.) Çok önemli bir haktır ve 90/4’ e göre kişiye hatırlatılması gereken hakların başında gelir. Kişiye bu hakların mutlaka hatırlatılması sadece kanunda yazılı olması yeterli değildir. Bu işlemlere maruz kalan kimsenin hangi hakka sahip olduğunu bilmez veya bilmeyebilir, dolayısıyla kişiye hakkı bildirilerek bu haktan yararlanmasına imkan tanınması gerekir aksi takdirde yapılan işlem hukuka aykırı olur.

Yapılan başvurunun da amacına ulaşabilmesi için kısa sürede sonuçlandırılması gerekir bu yüzden de Sulh ceza hakimi başvuruyu evrak üzerinden inceler, tarafları dinlemez ve en geç yirmidört saatte başvuruyu sonuçlandırır.

Sulh ceza hakimi yapılan yakalama, gözaltı veya gözaltı süresinin uzatılması işleminin yerinde olduğu kanısına varırsa yapabileceği iki şey vardır:

  • Başvuruyu reddetme
  • Yakalananın derhal soruşturma evrakı ile Cumhuriyet savcılığında hazır bulundurulmasına karar verme

Yani yapılan işlem hukuka uygundur ancak artık gözaltında bulundurulmasına ihtiyaç kalmamıştır bir an önce Cumhuriyet savcısının ifade almasını ve sürecin devam etmesini istenmektedir. Sulh ceza hakimi kişinin henüz ifadesi alınmadığı ve kendisinin serbest bırakması durumunda ifadesinin alınmamasının oldukça zor olacağını bildiği için kendisi derhal serbest bırakmayıp Cumhuriyet savcılığına gönderilir. Cumhuriyet savcılığında ifadesi alınan kişi serbest bırakılır veya koşulları var ise tutuklamaya veya adli kontrol altına alınmasına karar verilir.

  • Sulh ceza hakimi yapılan başvurunun haklı olduğuna diğer bir

deyişle yakalamanın, gözaltına almanın, gözaltı süresinin uzatılmasının hukuka uygun olmadığına karar verirse başvuruyu kabul eder, başvurunun kabul edilmesi ile kişinin derhal serbest bırakılması gerekir, 91/6 da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

(6) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz.
(7) Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur.

Altıncı fıkra uyarınca; Aynı işlem aynı nedene dayanılarak tekrarlanamaz.

Sorgunun iki amacı vardır ya tutuklanması ya da adli kontrol altına alınması talep edilmiştir her iki durumda önce sorgulanması sonrasında müdafiinin dinlenmesi gerekir.  Kanunda tutuklamanın yüze karşı yapılacağı yoksa bir müdafii atanacağı açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen adli kontrol için aynı yönde bir düzenleme getirilmemiştir. kıyasen adli kontrol tedbirinin yüze karşı verilmesi gerektiği sonucuna ulaşmak gerekir. Tutuklama ile aynı şartlara tabi olan tutuklamada olduğu kuvvetli suç şüphesinin varlığını gerektiren adli kontrol tedbirinin kişiye kendini savunma imkanı vermeden hükmedilmesi kabul edilemez

Yakalama Emri Üzerine Yakalama

Yakalamanın iki ayrı türü vardır:

  • maddedeki genel yakalama diğer bir deyişle yakalama emri olmaksızın ile
  • maddede düzenlenen yakalama emri üzerine yakalama

Daha önce kanunda yer almayan yakalama emri üzerine yakalamaya neden ihtiyaç duyuldu? Bu kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte gıyabi tutuklamaya son verildi, eskiden 2005 öncesi yürürlükte olan kanunda şüpheli veya sanığın varsa müdafiisi dinlenerek tutuklanmasına karar verilebiliyordu. Bunun temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasına yarattığı sakınca nedeniyle kanun gıyabi tutuklamayı kaldırdı. Mevcut düzenlemeye göre yurtdışında yaşayan kaçak sanıklar dışında herhangi birinin gıyabi yakalanmasına izin verilemez.

Bu değişiklik olumlu olmakla beraber bir kurumun ortadan kalkması o kurumun işlevinin de ortadan kalkması anlamına gelmeyeceğinden işlevin yerine getirilmesi için ihtiyaç duyulan boşluğun doldurulması gerekir. Gıyabi tutuklamanın bir işlevi de nerede olduğu bilinmeyen sanıkların tutuklanmasının sağlanmasıdır. Bu işlevin yerine getirilmesi için yakalama emri ihdas edildi.

  • Yakalama emri üzerine yakalama sonucunda kişinin gözaltına alınmasına karar

verilemez. Yakalanan kişi doğrudan doğruya yakalama emri talep eden Cumhuriyet savcısının önüne çıkarılır (?)

Yakalama emri ve nedenleri Madde 98 –

(1) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/10 md.) Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir.

(2) Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler.

(3) Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re’sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir.

(4) Yakalama emrinde, kişinin açık eşkâli, bilindiğinde kimliği ve yüklenen suç ile yakalandığında nereye gönderileceği gösterilir.

Soruşturma üzerine çağrı üzerine gelmemesi veya çağrı yapılamaması şartının gerçekleşmesi tutuklamanın gerçekleşmesine göre çok daha kolaydır. Yakalama emrini, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi ile Sulh Ceza hakimi düzenler. Kovuşturma evresinde ise kaçak sanık hakkında resen mahkeme tarafından veya yine Cumhuriyet savcısının talebi ile düzenlenir

Zorla getirmeden farkı: Zorla getirme kişinin bulunduğu adresten alınıp belli yere belli gün ve saatte hazır bulunmak üzere getirilmesidir, kişi bu adreste bulunmuyorsa veya zorla getirme anında adresinde yok ise zorla getirme kararı yerine getirilmeden iade edilir.

  • Zorla getirme kişiye rastgelindiği herhangi bir yerde yakalanmasına imkan veren

bir tedbir değildir, kişi hakkında düzenlenmiş bir yakalama emri var ise kişinin görüldüğü herhangi bir yerde yakalanmasına imkan veren tedbir yakalama emridir.

98.maddeye göre yakalanan kişiye ne yapılacağı kanunun 94.maddesinde düzenlenmiştir.

Yakalanan kişinin mahkemeye götürülmesi Madde 94 – (Değişik:21/2/2014 – 6526/7 md.)

(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır.

(2) Yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılır veya ifadesi alınır

Burada 91.maddeden (gözaltını düzenleyen madde)  farklı olarak en yakın hakim veya mahkeme önüne değil yetkili hakimin veya mahkemenin karşısına çıkarılması söz konusudur. Yetkili hakim veya mahkeme soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi ile yakalama emrini düzenleyen Sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde  resen veya Cumhuriyet savcısını talebi üzerine yakalama emrini düzenleyen, sanığın yargılandığı davaya bakan mahkemedir.

Yol süresinin de dahil olduğu 24 saatlik süre içinde önce Cumhuriyet savcısı tarafından ifade alınması ardından tutuklama talebi var ise tutuklama talebi ile Sulh ceza hakiminin karşısına çıkarılması gerekir. Yirmidört saat içinde bu işlemlerin yapılabilmesi ülkemiz koşullarında gerçekçi değildi söz konusu işlemlerin tamamlanması 2 – 3 ayı bulabiliyordu. Değişiklikten önce 94/2 de 94/1’ de öngörülen süre içinde işlemlerinin tamamlanmaması durumunda kişinin tutuklanacağı yazıyordu dolayısıyla 94/2, 100.maddeki tutuklama dışında kendine özgü tutuklama nedeniydi. Kişinin isnad edilen suç basit suç olsa dahi sırf ifadeye çağrıldığından haberi olmadığı için 2-3 ay tutuklu kalması uygulamada çok ciddi bir sıkıntı oluşturdu. Bu sıkıntının önüne geçilebilmesi için 2.fıkra yeniden düzenlendi, düzenlemeye göre kişi en geç 24 saat içinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde mevcut değil ise en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılması suretiyle  yetkili hâkim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusunun yapılacağı veya ifadesinin alınacağı hükme bağlandı. Böylece adına yol tutuklaması denilen ve kişinin keyfi olarak haftalarca hatta aylarca tutuklanmasına yol açan durum, ortadan kaldırılmış oldu. Artık kişinin sistem üzerinden Cumhuriyet savcısı tarafından ifadesi alınıp serbest bırakılır ya da bulunduğu yerdeki Sulh ceza hakiminden tutuklanması talep edilir.

Böylece istenmeyen  sonucun önüne geçilir.

Bize Ulaşın
close slider

0532 517 33 95
Harita