Hayatlarını sürdürmek için insanları bir araya getirmek bir toplum yaratır. Toplum içinde olmak, yalnızca insanlarla birlikte yaşamayı değil, aynı zamanda toplum için bireysel bir sorumluluğu beraberinde getirir. Ancak topluma karşı sorumlu bir insanın kalabalık içinde yaşıyor olması, onun kendi bütünlüğüne ve mahremiyetine sahip olmadığı ve her şeyiyle topluma bağlı olduğu anlamına gelmez.
Yani “özel hayat” bir kişinin kendine özgü yaşam tarzı ve onu ilgilendiren tutum ve davranışlarını kapsamaktadır. Kişinin mahremiyetini ve kişisel varlığını toplumdan izole etme arzusunun teminatıdır. Özellikle sanal platformlarda yaşanan özel yaşam ihlallerinde bilişim avukatı ihtiyaç duyulan hukuki yardımı sağlamaktadır.
Mahremiyetlerinin topluma yansımasını istemeyen herkes için özel hayatın gizliliği esastır. Özel yaşamının gizli tutulmasıyla daha rahat olan bir kişi, mahremiyetinin korunmasının devamını iste. Toplumda yaşayan her insanın kendine özgü bir alanı olsa da, bu alanda varlığını savunmasına ve bütünlüğünü korumasına yardımcı olacak temel hak ve özgürlükleri vardır. Bu haklar arasında özel hayatın gizliliği de vardır. Yani mahremiyet hakkı temeldir ve değiştirilmesi zor bir şekilde anayasada yer alır.
Temel hak ve özgürlükler, tüm hukuk normlarının ve yapılarının üstünde olan Anayasa’da yer alır. 20. madde herkesin özel yaşamına, özel ve aile hayatına saygı gösterilmesini talep etme hakkına sahip olduğunu belirtmektedir. Anayasal bir hak olan mahremiyet, temel hak ve özgürlüklerin ancak belirli koşullar altında hukuken kısıtlanabileceğini belirten “Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması” başlıklı 13. madde ile de korunmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 132. maddesinde “Özel hayata karşı suçlar ve özel hayat alanlarına karşı işlenen suçlar” başlığı altında gizli alanlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir. 134. maddesinde bu madde ile özel hayatın gizliliğini ihlal etmek hüküm şartları ile koruma altına alınmıştır. Türk Ceza Kanunu tarafından uygulanma hedefi özel yaşamın gizliliğini korunmaktadır. Ayrıca bu koruma 5651 Sayılı Çevrimiçi Gizlilik İhlallerine Karşı Kanun hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Günümüzde bu hak ihlali davalarının çoğuna, teknolojik cihazlar karıştığı için bilişim avukatı bakmaktadır.
Özel hayatın gizliliği kanunla korunsa da, insanlar birbirlerinin mahremiyet haklarına müdahale edebilirler. Bu müdahale hukuka ve düzene aykırıdır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte mahremiyetin ihlali, tablet, televizyon, bilgisayar, telefon vb. araçlarla olabilmektedir. Yani herkes kişisel bilgilerini Facebook, Instagram, WhatsApp, Telegram, Pinterest vb. üzerinde paylaşabilir. Ancak insanlar bunu kendi özgür iradeleri ve rızaları ile özellikle diledikleri ölçüde paylaşırlar ve bu hiç kimseye kişisel yaşam paylarından fazlasını isteme hakkı vermez. Hiç kimse bir başkasının kişisel verilerini rızası olmadan alamaz ve aktaramaz. Tam noktada mağdurların yardımına bilişim avukatı hizmeti el atmaktadır.
Örneğin son zamanlarda oldukça popüler olan Instagram’da kendi rızasıyla fotoğraflarını paylaşan bir kişinin paylaştığı fotoğrafı, sırf kendisi paylaşıyor diye gizlice alınıp başka bir hesapta paylaşılamaz. Aynı zamanda, iki kişi sosyal ağlarda görüntülü görüşme yapıyor olsa, iki kişiden birinin istemeden diğer kişinin fotoğrafını çekmesi de bir özel hayatın gizliliği ihlalidir.
Görüntülü aramayı cevaplayan bir kişi, diğer kişiye kendi fotoğrafını çekme hakkını vermez. Normal şartlar altında, bir kişinin mahremiyetini gizlice fotoğraflamak ve paylaşmak, Özel hayatın gizliliği ihlalidir. Her türlü hukuki danışmanlık ve dava sürecinde bilişim avukatı en iyi şekilde hizmet vermektedir.
Bir kişinin özel hayatı kapsamına giren bir hak olan özel hayatın gizliliğinin istenmeden ihlal edilmesi suçtur. Ve bir suçun başlamasıyla birlikte, suçun yaptırımı olan bir ceza doğar. Özel hayatın gizliliğini ihlal eden kişiler, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesi kapsamındaki yaptırımlara tabidir. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, 134. maddede şu şekilde tanımlanmaktadır:
Görüldüğü gibi 134. maddenin 1. fıkrasında öngörülen özel hayatın gizliliğini ihlal suç ve cezası, kişi hürriyetinin kısıtlanması gibi önemli bir cezaya tabidir.
Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası, bir kişinin özgürlüğünün önemli bir süre kısıtlandığının ve bunun kaçınılmaz olarak hayatında ciddi değişikliklere yol açtığının bir göstergesidir. Davalı ya da davacı olun, söz konusu özel yaşamın gizliliği ise bilişim avukatı tüm sorunlarda en önemli destekçiniz olacaktır.
Bazı suçlar şikâyet yapılmadan otomatik olarak soruşturulup kovuşturulurken, bazı suçlarda şikâyetin yapılması gerekmektedir. Yani suç mağduru veya mağdurun kendisini takip eden kişi, şikâyette bulunmak zorundadır.
Bir gizlilik ihlali ancak şikâyet ile sunulabilir. Gizliliği ihlal edilen kişi şikâyette bulunmalıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 139. maddesi hükmü, gizlilik ihlallerinin temyiz edilebileceğini göstermektedir. Mağdur şikâyette bulunmalı ve şikâyette bulunmak için son tarihi kaçırmamalıdır. Şikâyetin süresi, mağdurun özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu ve suçu işleyeni öğrendiği andan itibaren 6 aydır.
Asliye Ceza Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesinde yer alan özel hayatın gizliliği ihlali davasında yetkili mahkemedir. Bilişim avukatı, ilgili konular hakkında ihtiyaç duyulacak her türlü danışmanlık ve savunma hizmetini sağlayacaktır.
Detaylı bilgi almak için Bilişim Avukatı sayfasını ziyaret edebilirsiniz.