Beden Muayenesi ve Vücuttan Örnek Alma

Adli Arama Tutanağı
Şubat 14, 2022
Ceza Hukukunda Belge Delili ve Bilirkişi
Şubat 14, 2022
Tümünü Oku

Beden Muayenesi ve Vücuttan Örnek Alma

Beden Muayenesi ve Vücuttan Örnek Alma; Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla kişinin vücudunun içinde veya dışında gözle elle veya aletle tıbbi inceleme yapılması ve yine aynı amaçla veya karşılaştırma yapma amacı ile ilgililerden biyolojik ve diğer materyalin alınmasıdır.

Detaylı olarak CMK 75 ve 76 da düzenlenmiştir çünkü bedene müdahale söz konusu olduğu için kişilerin temel hak ve özgürlüklerini ilgilendiren bir durum vardır. Bu nedenle Anayasanın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili hükümleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ilgili içtihatları göz önünde bulundurulmalıdır.

Anayasa;
Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması MADDE 13-

(1) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı MADDE 17-

(2) Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.

(3) Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz

Özel hayatın gizliliği MADDE 20-

(1) Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.

 

AİHS;
Madde 3 İşkence yasağı

Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.

Madde 8 Özel ve aile hayatına saygı hakkı

(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

AY 38/5, AİHS 6.maddesine<<adil yargılanma hakkı>>> ilişkin olarak kabul edilmektedir.

Suç ve cezalara ilişkin esaslar MADDE 38-

(5) Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.

Önemi: Kişinin zorla muayene edilip örnek alınması söz konusu olabilir ve kişinin şüpheli/sanık olduğu durumlarda vücudundan alınan örnek aleyhine delil olarak kullanılabilmektedir.

AİHM: Kişilerin fiziksel ve manevi bütünlükleri de özel hayata dahildir ve AİHS 8’in koruması altındadır.

İlgili AİHM Kararı: X, Y ve Hollanda 26 Mart 1985, Başvuru No:8978/80

Beden Muayenesi  ve Vücuttan Örnek Alınması Hususunda CMK yanında Yönetmelik de vardır: CEZA MUHAKEMESİNDE BEDEN MUAYENESİ, GENETİK İNCELEMELER VE FİZİK KİMLİĞİN TESPİTİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması Madde 75 – (Değişik: 25/5/2005 – 5353/2 md.)

(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli veya sanık üzerinde iç beden muayenesi yapılabilmesine ya da vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re’sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.

2) İç beden muayenesi yapılabilmesi veya vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler alınabilmesi için müdahalenin, kişinin sağlığına zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir.

(3) İç beden muayenesi veya vücuttan kan veya benzeri biyolojik örnekler alınması, ancak tabip veya sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.

(4) Cinsel organlar veya anüs bölgesinde yapılan muayene de iç beden muayenesi sayılır.

(5) Üst sınırı iki yıldan daha az hapis cezasını gerektiren suçlarda, kişi üzerinde iç beden muayenesi yapılamaz; kişiden kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınamaz.

(6) Bu madde gereğince alınacak hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.

(7) Özel kanunlardaki alkol muayenesine ve kan örneği alınmasına ilişkin hükümler saklıdır.

CEZA MUHAKEMESİNDE BEDEN MUAYENESİ, GENETİK İNCELEMELER VE FİZİK KİMLİĞİN TESPİTİ HAKKINDA YÖNETMELİK

İlgilinin rızası

Madde 18 – Mevzuatta aranan tüm koşulların gerçekleşmiş olmasına ve şüpheli sanık veya diğer kişilerin bu konuda aydınlatılmış olmalarına rağmen muayene yapılmasına ya da örnek alınmasına rıza vermemeleri hâlinde, kararın infazı için ilgilinin muayenesini veya vücudundan örnek alınmasını sağlamak üzere ilgili Cumhuriyet başsavcılığınca gerekli önlemler alınır.

Mağdurun rızasının varlığı hâlinde bu işlemlerin yapılabilmesi için Yönetmeliğin 7 nci ve 8 inci maddeleri uyarınca karar alınmasına gerek yoktur.

Bir suçun aydınlatılmasını sağlamak amacıyla, şüpheli, sanık ve diğer kişilerin kendiliğinden başvurarak rıza göstermeleri hâlinde, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi, kovuşturma aşamasında ise hâkim veya mahkeme kararıyla tıbbî muayeneleri yapılabilir ya da vücutlarından örnek alınabilir.

Normal şartlar altında kişinin vücuduna müdahale yapılabilmesi için aydınlatılmış olması ve rızasının alınması gerekir. Bu kuralı İnsan Hakları ve Biyotıp Sözleşmesinde, İşkence ve Diğer Zalimane İnsanlık Dışı Aşağılayıcı Muamele ve Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi El Kılavuzu’nda (Kısa ismi: İstanbul Protokolü) da görebiliriz.

  • Tartışılacak ilk husus, kişinin rızası olmadığı durumlarda beden muayenesinin ve vücudundan örnek alınmasının mümkün olup olmadığıdır.

Yönetmeliğin 18. maddesine göre rıza olmaması durumunda gerekli önlemlerin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınabilir, ancak ifadedeki gerekli önlemlerden ne anlaşılması gerektiği belirtilmemiştir. Burada AİHM’in çeşitli içtihatlarında belirlediği kriterlerden yararlanmamız gerekecektir.

Özel hayatı da ilgilendiren bir durum olduğu için AİHS 8/2’de belirtilen koşulların gerçekleşmiş olması gerekir.

  • Bir ya da daha fazla meşru amaca hizmet eden işlem
  • Demokratik toplumda bu amaçlara ulaşmak için müdahalenin yapılmasının gerekli olması
  • Bunların dışında AİHM;
  • maddeye uygunluk bakımından suçun ağırlığına dikkat edilmesi gerektiğini,
  • alternatif delil elde etme yöntemlerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini,
  • şüphelinin/sanığın sağlığına devamlı bir zarar verilmemesi gerektiğini
  • ayrıca kişinin cinsiyeti yaşı ve sağlık durumu gibi olayların koşullarına bağlı olarak minimum acı seviyesinin asla aşılmaması gerektiğini,
  • zor kullanılarak yapılan tıbbi müdahale sonucunda kişinin ciddi fiziksel acı ya da ıstırap çekmemesi gerektiğini,
  • müdahalenin mutlaka doktorlar tarafından yürütülmesi gerektiğini
  • ve kişinin sürekli tıbbi gözetim altında tutulması sağlık durumunda bir kötüleşmeye ya da kalıcı bir soruna yol açmaması gerektiğini belirtir.

Bu gereklilikler genel olarak yönetmelikte ve kanunda belirtilmiş olmasına rağmen özellikle alternatif delil elde etme yöntemlerinin var olup olmadığının araştırılmasının gerektiğine ilişkin hüküm mevcut değilidir. Ancak gerekli önlemler ifadesi AİHM’in kararları doğrultusunda alternatif delil elde etme yöntemi olarak yorumlanmaya müsaittir.

Diğer kişilerin beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması

Madde 76

(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla, mağdurun vücudu üzerinde dış veya iç beden muayenesi yapılabilmesine veya vücudundan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; sağlığını tehlikeye düşürmemek ve cerrahî bir müdahalede bulunmamak koşuluyla; Cumhuriyet savcısının istemiyle ya da re’sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.

(2) Mağdurun rızasının varlığı halinde, bu işlemlerin yapılabilmesi için birinci fıkra hükmüne göre karar alınmasına gerek yoktur.

(3) Çocuğun soy bağının araştırılmasına gerek duyulması halinde; bu araştırmanın yapılabilmesi için birinci fıkra hükmüne göre karar alınması gerekir.

(4) Tanıklıktan çekinme sebepleri ile muayeneden veya vücuttan örnek alınmasından kaçınılabilir. Çocuk ve akıl hastasının çekinmesi konusunda kanunî temsilcisi karar verir. Çocuk veya akıl hastasının, tanıklığın hukukî anlam ve sonuçlarını algılayabilecek durumda olması hâlinde, görüşü de alınır. Kanunî temsilci de şüpheli veya sanık ise bu konuda hâkim tarafından karar verilir. Ancak, bu hâlde elde edilen deliller davanın ileri aşamalarında şüpheli veya sanık olmayan kanunî temsilcinin izni olmadıkça kullanılamaz.

(5) Bu madde gereğince verilen hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.

75.madde şüpheli ve sanığın beden muayenesini/vücudundan örnek alınmasını düzenlerken 76.madde diğer kiişilerin yani mağdurun beden muayenesini/vüdundan örnek alınması düzenler.

76/2’ ye baktığımızda mağdurun rızası halinde karar alınmasına gerek olmadığı ifadesini görüyoruz, ifadenin tersinden ise mağdurun rızasının olmaması durumunda karar alınarak beden muayenesi /vücuttan örnek alma işleminin gerçekleştirilebileceği anlaşılmaktadır. Ancak mağduru şüpheli/sanıktan ayırmamız gerekir, doktrinde mağdura zorla müdahale yapılıp yapılamayacağına dair iki görüş vardır.

  • Bir görüş kanunun açık hükmü gereğince zorla müdahalenin yapılabileceğini

savunmaktadır.

  • Daha yerinde olan görüşe göre ise mağdura müdahalenin zorla yapılmasının bir

anlamı yoktur, çünkü ikinci bir travmaya yol açıp mağduriyeti pekiştirecek işlemler söz konusu olabilir eğer ki mağdur müdahalenin yapılmasına rıza göstermiyorsa her fiilin, her suçun ortaya çıkma zorunluluğu ile mağdurun mağduriyetinin pekişme riskini kıyasladığımızda mağdura zorla işlem yapmak yerine şüpheden sanık yararlanır ilkesinin uygulanması daha yerinde olacaktır

Ancak kanunun halihazırdaki düzenlemesine göre mağdur bakımından da işlemin zorla yapılması mümkündür.

  • Kişinin kendini suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamayacağı bakımından da bir

değerlendirme yapacak olursak;

AİHM çoğu kararında özellikle kan tükürük idrar gibi, DNA testi bakımından saç gibi örneklerin alınmasının kişinin kendini suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamayacağı ilkesine halel getirmeyeceğini belirtmiştir.

En tipik kararlarından biri:  Saunders v Birleşik Krallı kararı 17 Aralık 1996 B: 19187/91

Ancak mahkeme Jalloh v. Almanya 11 Temmuz 2006 B: 54810/00 başvurusunda ise farklı bir sonuca vararak ihlal kararı vermiştir. Bu karara konu olan olayda kişi polis gelmeden önce elindeki uyuşturucu paketini yutuyor, yuttuğunu kolluk görevlileri görüyor ve pakete ulaşabilmek için kişiye kusturucu ilaç vererek paketin boşaltım sisteminden atılması sağlanıyor.

Mahkemenin bu olayda değerlendirmesi: kişinin kanını, tükürüğünü, DNA’sını alma durumundan ziyade ‘’gerçek bir delili elde etmek’’ söz konusudur. Mahkeme gerçek delil kavramını; kişiye ait olmayan normal şartlarda arama ve el koyma kararı ile elde edilmesi gereken farklı bir delil anlamından kullanmıştır. Ayrıca kişiye kusturucu ilaçların verilmesi ile zor kullanmanın sınırı aşılmıştır ve madde 3 ihlal edilmiştir. Aynı zamanda bu delilin diğer delillerden farklı olması nedeniyle de kişinin kendini zorlayacağı beyanda bulunmaya zorlanamayacağı ilkesinin içkin olduğu AİHS madde 6 ihlal edilmiştir.

CEZA MUHAKEMESİNDE BEDEN MUAYENESİ, GENETİK İNCELEMELER VE FİZİK KİMLİĞİN TESPİTİ HAKKINDA YÖNETMELİK

Tanımlar

Madde 3

Dış beden muayenesi: Vücudun dış yüzeyi ile kulak, burun ve ağız bölgelerinin gözle ve elle yapılan yüzeysel tıbbî incelemesini,

İç beden muayenesi: Kafa, göğüs ve karın boşlukları ile cilt altı dokularının incelenmesini, ifade eder.

Şüpheli veya sanığın iç beden muayenesi

Madde 4

Cinsel organlar veya anüs bölgesinde yapılan muayene de iç beden muayenesi sayılır.

Şüpheli veya sanığın dış beden muayenesi

Madde 5

Girişimsel olmayan tıbbî görüntüleme yöntemleri de bedenin dış muayenesi sayılır. Bu tür incelemeler tabip tarafından veya tabip gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.

 

Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması

Madde 75

(1) Bir suça ilişkin delil elde etmek için şüpheli veya sanık üzerinde iç beden muayenesi yapılabilmesine ya da vücuttan kan veya benzeri biyolojik örneklerle saç, tükürük, tırnak gibi örnekler alınabilmesine; Cumhuriyet savcısı veya mağdurun istemiyle ya da re’sen hâkim veya mahkeme, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir. Cumhuriyet savcısının kararı, yirmidört saat içinde hâkim veya mahkemenin onayına sunulur. Hâkim veya mahkeme, yirmidört saat içinde kararını verir. Onaylanmayan kararlar hükümsüz kalır ve elde edilen deliller kullanılamaz.

Kanuna göre yalnızca gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda iç beden muayenesine ve vücuttan örnek alınmasına Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilebilir öysa yönetmeliğin 18.maddesine baktığımızda;

Yönetmelik

İlgilinin rızası

Madde 18 –

….Bir suçun aydınlatılmasını sağlamak amacıyla, şüpheli, sanık ve diğer kişilerin kendiliğinden başvurarak rıza göstermeleri hâlinde, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi, kovuşturma aşamasında ise hâkim veya mahkeme kararıyla tıbbî muayeneleri yapılabilir ya da vücutlarından örnek alınabilir.

İfadesi yer alıyor. Yönetmelik bu hüküm itibariyle kanuna aykırıdır.

Kanunda şüphelinin/sanığın rızasının olması haline hiçbir değer atfedilmiştir.

Sanık bakımından karara gerek yoktur veya şu kişiler bakımından karar verilebilir denilmesinin bir anlamı yoktur. Çünkü burada ilgilinin rızasının nasıl elde edildiği, herhangi bir zorlamaya maruz kalıp kalmadığı hakkındaki tartışmaların tamamen sona erdirilmesi için kesin kurallar konularak karar mekanizması belirlenmiştir.

Oysa yönetmelikte rıza var ise Cumhuriyet savcısı da müdahale yapılmasını isteyebilir diyor halbuki kanuna göre ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde karar Cumhuriyet savcısı tarafından verilebilir.

Biz burada kanunu esas alınarak ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kararın Cumhuriyet savcısı tarafından verilebileceği hükmünü kabul etmeliyiz.

  • Şüpheli ve sanığın dış beden muayenesi kanunda değil yönetmelikte

düzenlenmiş.

Şüpheli veya sanığın dış beden muayenesi

Madde 5 – Bir suça ilişkin delil elde etmek için, şüpheli veya sanık üzerinde dış beden muayenesi Cumhuriyet savcısı ile, emrindeki adlî kolluk görevlileri veya kovuşturma makamlarının talebiyle yapılabilir.

Şüpheli veya sanığın dış beden muayenesi ancak tabip tarafından yapılır.

Muayenenin yapılabilmesi için; müdahalenin, kişinin sağlığına açıkça ve öngörülebilir zarar verme tehlikesinin bulunmaması gerekir.

Girişimsel olmayan tıbbî görüntüleme yöntemleri de bedenin dış muayenesi sayılır. Bu tür incelemeler tabip tarafından veya tabip gözetiminde sağlık mesleği mensubu diğer bir kişi tarafından yapılabilir.

Yönetmelik ile böyle bir düzenleme yapılamaz, yapılmamalı çünkü kanuniliğe aykırıdır. Ayrıca yönetmelikteki gibi dış beden muayenesinde yetkinin adli kolluk görevlilerine verilmesi de mümkün değildir. Herhalde dış beden muayenesinin de AY 13’e uygun olarak kanun ile düzenlenmesi gerekmektedir.

Dokrindeki bir kısım yazarlara göre dış beden muayenesinin yönetmelik ile düzenlenmesi yok hükmündedir.Dış beden muayenesinin kanunda düzenlenmemiş olması yıllardır önemli bir sorundur.

76.maddede mağdurun iç beden muayenesi yanında dış beden muayenesi de açık şekilde düzenlenmiştir. Suçun belirli bir ağırlıkta olması aranmamıştır, cerrahi müdahalede bulunmama koşulu getirilmiştir ve kişinin rızasının varlığı halinde müdahalenin yapılabilmesi için karar alınmasının gerekmediği şeklinde düzenleme yapılarak şüpheli ve sanığın iç beden muayenesinden kısmen farklı düzenlenmişri.

  • Kanuna göre bu işlemlerin mutlaka hekim ya da hekim gözetiminde sağlık mesleği

mensubu tarafından yapılmalıdır, yönetmeliğe göre ise çoğu işlemin sadece hekim tarafından yapılabileceğini düzenlenmiştir, bu bakımdan yönetmeliğin daha lehe olduğu söylenebilir.

Dikkat: Şüpheli ve sanığa iç beden muayenesi yapılabilmesi için suçun iki yıl veya daha fazla hapis cezasına gerektiren suç olması gerekir ancak dış beden muayenesi için herhangi bir sınırlama yoktur.

Kadının muayenesi Madde 77

(1) Kadının muayenesi, istemi halinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın hekim tarafından yapılır.

Yönetmelik

Kadının muayenesi Madde 11

Kadının muayenesi, istemi hâlinde ve olanaklar elverdiğinde bir kadın tabip tarafından yapılır. Muayene edilecek kadının talebine rağmen bir kadın tabibin bulunmasına olanakların elvermediği durumlarda; muayene sırasında tabip ile birlikte bir başka kadın sağlık mesleği personelinin bulundurulmasına özen gösterilir

Hüküm iyi niyetli olarak değerlendirilmesi mümkün olsa da hüküm sıkıntılıdır. Çünkü

  • Burada kadının muayenesinden kasıt sadece genital muayenesi değil, göz

muayenesi de dahil olmak üzere bütün muayene çeşitleridir.

  • Bu hükmü sadece kadınlara özgülemek iyi niyetli olsa dahi utanma duygusunun

da sadece kadınlara özgülendiğini ortaya koyar.

  • Cinsel saldırı suçunu önlemek amaçlanıyor ise de bu suçun faili hem kadın hem

erkek olabildiğinden yeter koruma sağlanamayabilir.

Hükmün doğrusunun olanaklar çerçevesinde herkese hekimini tercih etme hakkının olduğu şeklinde düzenlenmesi daha doğru olurdu.

Ölü Muayenesi ve Otopsi

Ölünün kimliğini belirleme ve adlî muayene Madde 86 –

(1) Engelleyici sebepler olmadıkça ölü muayenesinden veya otopsiden önce ölünün kimliği her suretle ve özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.

(2) Ölünün adlî muayenesinde tıbbî belirtiler, ölüm zamanı ve ölüm nedenini belirlemek için tüm bulgular saptanır.

(3) Bu muayene, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılır.

Ölünün dıştan muayenesi adli otopsidir ve hiç kuşkusuz bilirkişi incelemesini gerektirir.

Ölüm nedenini tam olarak belirlenemediği durumlarda veya belirlemekle beraber somut olayın nasıl gerçekleştiğinin anlaşılması için otopsi yapılmasına ihtiyaç duyulabilir, ölüye otopsi yapılması da bilirkişi incelemesidir.

Otopsi Madde 87 –

(1) Otopsi, Cumhuriyet savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin mensubu veya biri pratisyen iki hekim tarafından yapılır. Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu durum otopsi raporunda açıkça belirtilir.

(2) Otopsi, cesedin durumu olanak verdiği takdirde, mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir.

(3) Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez. Ancak, bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.

(4) Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir.

(5) Yukarıdaki fıkralarda sözü edilen işlemler yapılırken, cesedin görüntüleri kayda alınır.

  • Otopside baş göğüs ve karnın açılması gerekmektedir

Otopside adli tıp uzmanı mutlaka olmalı diğeri mümkünse patoloji uzmanı, patoloji uzmanı yoksa diğer dallardan birinin mensubu veya bir pratisyen hekim bulunmalıdır.

Zorunlu durumlarda tek hekim de otopsi yapabilir

  • Bir görüşe göre tek hekimin adli tıp uzmanı olma zorunluluğu aranmaz
  • AİHM’in de kararında kabul ettiği diğer görüşe göre otopside delillerin kaybolması

riski olmadığı için zorunluluk durumunda dahi tek hekim adli tıp uzmanı olmalıdır.

İlgili karar: Tanva v. Türkiye Kararı 10 Nisan 2001 Başvuru No: 26129/95

CMK 87/1 ….Müdafi veya vekil tarafından getirilen hekim de otopside hazır bulunabilir.

Bu hüküm gereğince getirilen kişi uzmandır, burada uzmanın bilirkişi incelemesi sırasında hazır bulunması söz konusudur.

87/3 Ölümünden hemen önceki hastalığında öleni tedavi etmiş olan tabibe, otopsi yapma görevi verilemez.

fıkrasını bilirkişi yasağı olarak kabul edebiliriz.

Çünkü ölümünden hemen önce öleni tedavi etmiş tabip;

  • Ölü hakkında bildği tıbbi verilerden etkilenebilir ve buna göre yorum yapabilir.
  • Bu hekimin hatası nedeniyle ölüm olayı vuku bulmuş olabilir

Ancak,

…bu tabibin otopsi sırasında hazır bulunması ve hastalığın seyri hakkında bilgi vermesi istenebilir.
87/4: Gömülmüş bulunan bir ceset, incelenmesi veya otopsi yapılması için mezardan çıkarılabilir. Bu husustaki karar, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından verilir. Mezardan çıkarma kararı, araştırmanın amacını tehlikeye düşürmeyecekse ve ulaşılması da zor değilse ölünün bir yakınına derhâl bildirilir.

Maddede gömülmüş olan cesedin mezardan çıkarılması kararını kimin verebileceği yazılırken otopsi kararını kimin verebileceği yazılmamış ancak burada da gömülmüş  cesedin mezardan çıkarılmasında görevli mercinin karar verebileceği ve tipik bir bilirkişi görevlendirilmesi olduğu söylenmektedir. Özellikle öldürme olayında ölüm nedenin belirlenmesi için otopsi yapılması gerektiği belirtilir.

Madde 88 – (1) Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî muayene veya otopside, doğum sırasında veya doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve olağan süresinde doğup doğmadığı ve biyolojik olarak yaşamını rahim dışında sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup bulunmadığı saptanır.

 

Bize Ulaşın
close slider

    0532 517 33 95
    Harita